Hayata sarı kırmızı bakıyoruz!
Zaten bir üyeliğiniz mevcut mu ? Giriş yapın
Hayata sarı kırmızı bakıyoruz!
Burada her şey var!
Taksim Camii bugünün konusu değildir. 150 yıla uzanan bir ayakta kalma mücadelesinin, İslam olma ve İslam kalma mücadelesinin sembolüdür! Sosyal medyada, özellikle genç nesillerin Taksim Camii konusuna yabancı olduklarını görüyoruz. “Bu konu neden bu kadar abartıldı“, “küçük bir cami, ne önemi var ki” tarzı yorumları görünce bir hatırlatma yapmak icap etti. Çünkü yeni nesiller yakın tarihi bilmiyor. Dolayısıyla da olanları doğru şekilde yorumlayamıyor. Taksim Camii neden önemlidir hep birlikte bakalım;
Öncelikle belirtelim ki Taksim Camii bugünün konusu değildir. Geçmişi 150 yıla kadar uzanan bir ayakta kalma mücadelesinin, İslam olma ve İslam kalma mücadelesinin sembolüdür.
Taksim/Beyoğlu bölgesi, Osmanlı döneminde Pera olarak adlandırılan ve gayri müslimlerin yaşadığı bir bölgedir. İçkinin ve sefahatin izin verildiği tek bölge olması dolayısıyla da asırlarca fuhşiyatın merkezi olarak kalmıştır. Osmanlı’nın zayıfladığı dönemlerde adeta kurtarılmış bölge olarak yabancı misyonların, casusların ve türlü oluşumların merkezi haline gelmiştir.
18. yüzyılda Osmanlı-Rus savaşından sonra buraya Ruslar tarafından yaptırılan Ortodoks Kilisesi Müslüman ahalinin büyük tepkisini çekmiştir. Çünkü bölgede pek çok kilise ve sinagog varken Rusların baskıyla kendi kiliselerini inşa etmeleri bağımsızlık meselesi haline dönüşmüştür.
Tüm bu kilise ve sinagoglara alternatif olarak sadece 1 küçük cami (Ağa Camii) bulunması Müslümanların izzetine dokunmuştur. Bunun üzerine Sultan Abdülhamid tarafından daha o dönemde bölgeye büyük bir cuma camisi yaptırılması planlanmıştır. Bunu duyan batılı ülkeler Osmanlıyı tehdit etmişler ve bu bölgeyi elbirliğiyle sahiplenmişlerdir.
Cami konusu ikinci kez 1952 yılında Adnan Menderes tarafından dile getirilmiştir. Fakat batılıların tehditleriyle yine geri adım atılmıştır. Beyoğlu’ndaki levantenler, azınlıklar ve gayrimüslimler, 1960’dan sonra bölgeyi tamamen tahliye etmişlerdi. Yerlerine Müslüman ahalinin yerleşmesine rağmen cami yapımı uzun yıllar engel yemeye devam etmiştir.
Süleyman Demirel (1979) ve Turgut Özal da (1988) Taksim’e cami önerisine sıcak bakmışsa da kendi dönemlerinde batılıların baskısı ve tehditleriyle; içimizdeki İslam düşmanlarının, sabetayistlerin, dönmelerin tesiriyle geri adım atmışlardır. Yine Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde ve Necmettin Erbakan‘ın başbakanlığı döneminde gündeme gelmesine rağmen 28 Şubat darbesi nedeniyle cami yapılamamıştır.
2013 senesinde Recep Tayyip Erdoğan Taksim Camiini yeniden gündeme aldı. Karşısına bu kez de aynı bölgede fitili ateşlenen Gezi ayaklanması çıktı. Tüm tehditlere ve saldırılara rağmen 2017 yılında Taksim Camiinin temeli atıldı. Gezi tayfası, TÜSİAD, Koç Grubu, DHKP-C, Almanya, ABD, Mason örgütleri ve kimi muhalefet partileri bu dönemde Taksim’e camiye izin vermeyecekleri yönünde açıklama yapmışlardır.
Aradan 150 yıl geçti. Taksim Camii’nin 9 Şubat 2017 günü inşaatına başlandı. 28 Mayıs 2021 Cuma günü tamamlanarak ibadete açıldı. Bu camii sadece bir ibadet merkezi değildi. Aynı zamanda Pera bölgesinin fethi’nin de tamamlandığı anlamına geliyordu. Çünkü dinimizde ezan okunmayan yer İslam toprağı kabul edilmiyor. Zaten tüm mücadele de bundan dolayıdır. Mesele Taksim Camii değil, bu ülkenin bir bütün olarak İslam kalma mücadelesidir.
Bu bölge Sultan Fatih zamanında bir ihsan olarak Cenevizlilere ve Yahudilere tahsis edilmişti. Tıpkı kapitülasyonlar gibi uzun asırlar Osmanlının başına bela olmuştur. Taksim Camiinin ibadete açılması, Fatih zamanında verilen ihsanın ihanetleri sebebiyle levantenlerden geri alınması demekti. İstanbul’un madden ve manen fethinin tamamlandığı anlamına gelmekteydi. Tıpkı İstiklal Harbi sonrasında kapitülasyonların kaldırılması gibi.
Taksim Camii tıpkı Ayasofya gibi fethin sembolüdür. Büyüklüğünün değil sembolik anlamının önemi vardır. Çünkü bu camii Osmanlının, Sultan Abdülhamid’in, Menderes’in, Demirel’in, Özal’ın, Necmettin Erbakan’ın bizlere miras bıraktığı ahdidir. Gezi tayfasının Taksim camii protestolarında “İşgal 1453’te başladı” pankartları taşıması işte bu sebepledir. Türkiye düşmanları ne dediğini çok iyi biliyor. Taksim camiinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyor.
Sorun bizim, gençlerimizin, yeni nesillerin, kısacası Müslümanların yeterince bilgi sahibi olmamasından kaynaklanıyor. Taksim Camii davasını bilenlere, sahiplenenlere ve bugünleri görmemize vesile olanlara selam olsun. Bu yolda hasret çekip vefat edenlerin mekanı cennet olsun.
Yorum Yaz